Geçmişte içinde yüksek oranda cıva bulunan amalgam dolgular yani metal dolgular kullanılırdı. Gelişen teknoloji ve modern diş hekimliğinde amalgam dolgular artık yerini kompozit yani beyaz dolgulara bıraktı. Kompozit dolgunun amalgam dolguya göre en büyük avantajı, dişten sağlam doku kaldırmamaya yönelik teknikte uygulanabilmesiydi. Renginin estetik olması, her bireyin diş rengine göre seçilebilmesi bir diğer avantajlarıdır. Kompozit dolgular ışıkla sertleşirler, amalgam dolgular gibi keniliğinden sertleşmesi beklenmez. Diş hekimliğinde kompozit dolgulara geçildiğinde ilk başlarda kendiliğinden sertleşen kompozit dolgular kullanılmaktaydı ve renk seçeneği kısıtlıydı. Günümüzde ışıkla sertleşen kompozit dolgular bu süreci hızlandırmakla birlikte zengin renk seçeneğiyle en çok kullanılan diş dolgusu çeşitlerini oluşturuyor.
Diş renginde olan kompozit dolgular, günümüzde cıva ve gümüş içeren amalgam dolguların yerini almışlardır. Fakat kompozit dolguların içerikleri akıllarda soru işaretleri bırakmaktadır. Geçmişten günümüze kompozit dolguların fiziksel ve kimyasal özelliklerinin geliştirilmesine rağmen, içerikleri ile ilgili endişeler oluştuğu görülmüştür. Diş hekimliğinde mükemmel malzeme malesef ki bulunamamıştır fakat var olan malzemeler üzerinden her daim yapılan bilimsel deneyler, yayınlar, literatürler ve çalışmalar mükemmele yakın malzemeyi bulmaya yöneliktir.
Piyasadaki bir marka hariç diğer kompozit dolgular, metakrilat (MMA) türevi olan BPA (Bisfenol A) içermektedir. Peki nedir Bisfenol A? Bisfenol A veya BPA, (CH3)2C(C6H4OH)2 formülüne sahip sentetik organik bileşik. Bunun yanında kompozit dolgular; dimetakrilat monomerleri, silika doldurucular, fotoiniyatör ve dimetilgloksim içermektedir. Son zamanlarda BPA ile ilgili FDA (U.S. food and drugs administration) kullanımını kısıtlamak ile alakalı yayınlar çıkarsa da halen daha hayatın pek çok yerinde kullanılmaktadır. Çocuk emzikleri, plastik yemek kapları, oyuncaklar, güvenlik ürünleri vb.
Holistik diş hekimliğinde, özellikle güvenli amalgam söküm protokol uygulanan dişlerde, monomer içermeyen dolgular tercih edilmektedir. Bunu yanında bu tarz sentetik bileşenlere karşı alerjisi olan veya bilinçli olarak tercih etmeyen kişilerde herhangi monomer içermeyen organik kompozit dolgu tercih edilmektedir.
Kompozit dolguların içindeki metakrilat (MMA) monomerleri (BİSGMA, UDMA, TEGDMA, EGDMA, HEMA) uzun yıllar tartışma konusu olmuştur. biyouyumlulukla ilgili farklı görüşler bulunmaktadır. İyi fiziksel ve mekanik özelliklerine ve mükemmel estetik özelliklerine rağmen, bazı yan etkilere neden olabilir. Yan etkiler, en çok uygulanırken ortaya çıkmakla birlikte, ağız boşluğunda veya malzemelerin uygulama yerinden uzakta da belirtilere yol açabilir. Olası komplikasyon risklerini azaltmak için, diş prosedürleri sırasında monomer maruziyeti ile hastaları, doktorları, hemşireleri ve diğer sağlık personeli temasını azaltacak teknikler kullanılmalıdır.
Önceki çalışmalarda, kompozitlerin içindeki bu monomerlerin çürük yapıcı mikroorganizmaların büyümesini etkileyebileceğini göstermiştir. bunun üzerine yapılan bir çalışmada, çürük ile ilişkili mikroorganizmalar S. sobrinus ve L. acidophilus üzerindeki büyüme uyarıcı etkileri nedeniyle kompozitlerinden EGDMA ve TEGDMA salınımından kaçınılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Diğer monomerler ile ilgili anlamlı bir sonuca varılamamıştır.
Kompozit dolgular içinde bulunan monomerlerin etkisi, dolgunun uygulama aşamasındaki adımların doğru uygulanmasına da bağlıdır. Son zamanlarda Metakrilat monomerleri içeren restoratif materyallerin konservatif ve pediatrik diş hekimliğinde uygulanması, bu kompozitlerin kullanımına bağlı olası olumsuz etkilere odaklanılmıştır. Özellikle yetersiz polimerizasyonun bir sonucu olarak rekonstrüksiyonlardan monomerlerin salınması, potansiyel immünolojik ve sitotoksik etkilerle mukozal ve diş dokuları boyunca yayılabilir.
Zaman içinde bu kompozit dolgular tükürük özellikleri, çiğneme veya termal ve kimyasal diyet değişiklikleri ile birlikte ağız içinde bozunmaya uğrayabilirler. Gelişen materyal özellikleri ile bu durum daha aza indirgenmeye çalışılmıştır. Klinik açıdan, dolguya uygulanan ışık yoğunluğu, ışıkla sertleşme süresi, malzeme yüzeyi ile ışık kaynağı arasındaki mesafe, ışık ve kompozit markası ve raf ömrü arasındaki uyumluluk gibi malzemelerin polimerizasyonuna ilişkin teknik hususlara ve üreticinin talimatlarına uyulması bozunma miktarı açısından büyük önem taşır.
Organik diş dolgusu, içerisinde metakrilat monomerlerini (MMA yani BİSGMA, UDMA, TEGDMA, EGDMA, HEMA) içermeyen kompozit diş dolgularıdır. Nanohibrit teknoloji ile üretilen organik diş dolgusu, içerisinde seramik yapıtaşları barındırır. Kompozit dolgular, dayanıklılık için doldurucu içerirler. Doldurucular, metakrilat monomerleridir ve silika tanecikleridir. Fakat organik diş dolgusu, doldurucu olarak sadece silika tanecikleri içerir ki bu seramiğin yapı taşıdır.
Organik diş dolgusu, içeriğinde seramik yapıtaşı olan silika tanecikleri barındırır. yapılan çalışmalar yüzey sertliğininin oldukça yüksek olduğu (141MPa) göstermiştir. Basınç dayanımı (307 MPa) dentin dokusuna (297 MPa) yakın hatta daha fazla olduğu görülmüştür. En az diş kadar dayanıklı olan bu organik diş dolgusunun kırılması da o kadar zor olacaktır. Organik diş dolgusu yapılan tüm testlerden en az diğer dolgular kadar iyi olup çoğu kategoride üst düzey başarı göstermiştir.
Organik diş dolgusu da diğer dolgu prosedürleri gibi yapılır. Prosedürlerde adım atlanmadığı taktirde, yeterli izolasyon ve kavite şartları sağladığı takdirde hiç bir sorun yaşanmaz. Biyouyumluluk üst düzeyde olduğu için uzun ömürlüdür. Sağlamlığı en az diş dokuları kadar olduğu kırılma olasılığı da düşüktür.
Monomer içeren diş dolgusu yaptırdıysanız, cıvalı dolgularda (amalgam dolgular) olduğu gibi çıkarmanıza gerek yoktur.
Amalgam veya gümüş dolgularla, zehirli cıva, bir şeyi her çiğnediğinizde veya ısırdığınızda, yaşamınız boyunca ağzınıza sızmaya devam edebilir. Ayrıca, örneğin sıcak bir içecek içerken olduğu gibi, dolgunun sıcaklığını artırdığınızda ağzınıza cıva buharları bırakırlar. Cıva dolguları, günlük işleyişi zorlaştırabilecek kronik hastalıklar ve sağlık koşulları ile bağlantılıdır.
Bu durumda, toksik maddeye devam eden maruziyetinizi azaltmak için cıva dolgularınızın çıkarılması en iyi seçeneğinizdir. Hastaları ve çalışanlarımızı maruz kalma riskine sokmadan cıva dolgularını güvenli bir şekilde çıkarmak için SMART tekniğini kullanıyoruz.
Monomer içeren kompozit dolgular söz konusu olduğunda, maruziyet genellikle malzeme yerleştirildiğinde ortaya çıkar ve zamanla monomeri vücuda sızdırma oranı amalgam dolgular kadar yüksek değildir. bu sebeple tercihe göre organik diş dolgusu ile değiştirilebilir. Değiştirilmesi tercih edilmez ise bundan sonraki tedavilerde organik diş dolgusu kullanımı tercih edilebilir.
Organik diş dolgusu, diğer dolgu türlerine göre daha doğal bir görünüme sahiptir ve dişin orijinal rengine daha yakın bir renk tonu seçilebilir. Ayrıca, organik diş dolguları amalgam dolgulardan daha az miktarda civa içerirler ve çevre dostudurlar.
Organik diş dolguları, diğer dolgu türleri kadar dayanıklıdır ve birkaç yıl hizmet edebilirler. Ancak, dişlerinize düzenli olarak bakım yapmak, diş dolgularınızın daha uzun süre dayanmasına yardımcı olabilir.
Organik diş dolgularının maliyeti, dolgunun boyutuna, kullanılan malzemeye ve diş hekiminin ücretine göre değişir. Ancak, genellikle amalgam dolgulara göre daha pahalıdırlar.
Organik diş dolgularının temizliği diğer dolgu türleri ile aynıdır. Dişlerinizi düzenli olarak fırçalayın, diş ipi kullanın ve düzenli diş hekimi kontrolüne gidin. Ayrıca, aşırı sıcak veya soğuk yiyeceklerden kaçınarak, diş dolgularınızın dayanıklılığını artırabilirsiniz.