Diş estetiğinin yüz estetiği kadar önemli olduğu günümüzde “Gülüş Tasarımı” pek çok insan için daha ulaşılabilir hale gelmiş durumda. Teknolojinin de gelişmesiyle bu tarz estetik ve fonksiyonel tedavilerin uygulamaları gitgide kolaylaştı. Buna rağmen hala bu tarz tedavilere mesafeli yaklaşan, doğal olarak tereddütleri ve soruları olan pek çok hasta mevcut.
Gülüş Tasarımı Öncesinde Hastaların En Çok Merak Ettiği Konulardan Biri
Gülüş tasarımı öncesinde hastaların en çok merak ettiği konulardan biri hastanın kendi dişlerine ne düzeyde bir işlem yapılacağı, gülüş tasarımı, hastanın eksik dişi olmadığı sürece dişlerin ön yüzlerine uygulanan kompozit veya porselen materyalden laminelerle yapılır, dişte hiç madde kaybı gerçekleştirilmeden hazırlanan “Prepless” lamine uygulamaları olduğu gibi zaman zaman vakanın başlangıcındaki duruma istinaden dişlerin ön yüzeylerinden 0,5-1 mm arası bir aşındırma, gelecek malzemeye yer açılması ve yapılan laminelerin ağız içerisinde doğal görünmesi için gerekli olabilmektedir.
Gülüş Tasarımı Planlanırken Hastanın İhtiyaçları İyi Belirlenmelidir
Gülüş tasarımı planlanırken hastanın ihtiyaçları iyi belirlenmelidir. “Kaç dişe lamine uygulanacak?”, ”Alt dişlerime yaptırmalı mıyım?”, “Güldüğümde diğer dişlerimle uyumsuz görünecek mi?“, “Doğal duracak mı?” gibi sorular yine hastalar tarafından sıkça sorulmaktadır. Laminelerin kaç dişe uygulanacağı hastanın güldüğünde görünen diş sayısı, ağızdaki mevcut restorasyonlar ve dişlerin pozisyonu gibi pek çok faktöre göre belirlenmektedir fakat genel olarak ön kesiciler ve küçük azı dişleri de dahil olmak üzere tek çenede en az 10 dişe uygulamak tatmin edici ve bütünlük içerisinde bir görüntü oluşturacaktır.
Gülüş tasarımı planlanırken ideal olan alt ve üst dişlerin gerek şekil gerekse de renk bütünlüğünü koruyabilmek adına birlikte işleme alınmasıdır fakat konuşma ve gülüş sırasında alt dişlerin az miktarda görünmesi ve bütçenin kısıtlı olması gibi durumlarda yalnızca üst dişlere uygulama yapmak veya tek çenede uygulama yapılan diş sayısını azaltmak gibi seçenekler tercih edilebilir. Bu durumda lamineler ve hastanın kendi dişleri birbirine uyumlu olacak renklerde hazırlanarak veya öncesinde beyazlatma işleminden yardım alınarak yapılır. Laminelerin altyapı olmadan ince porselen malzeme ile hazırlanması dişin ışık geçirgenliği özelliğini taklit etmesine ve tamamen doğal bir görüntü elde edilmesini sağlamaktadır.
Gülüş Tasarımı Tedavisi Süreciyle İlgili
Gülüş tasarımı tedavisinin sonuçları ile ilgili bu detayları öğrenen hastaların, sonrasında da tedavinin süreciyle ilgili “Anestezi yapılacak mı?”, “Kesik dişlerle mi dolaşacağım?”, “Tedavim bitene kadar ağrım olacak mı?”, “Tedavim ne kadar sürecek?” gibi soruları olmaktadır. Gülüş tasarımı için lamine preparasyonu lokal anestezi altında yapılmaktadır. Böylelikle hasta işlem sırasında hiç ağrı hissetmez. Preparasyon ve ölçü işlemlerinden sonra ise hastaya kompozit veya akrilik malzemeden geçici lamineler direk olarak ağız içerisinde uygulanır. Bu sayede hastanın tedavi sürecinde hassasiyet problem yaşamaması ve ön dişlerin prepare görüntüsünün kapatılması sağlanır. Ön bölgeye sadece laminelerle planlanan bir gülüş tasarımı uygulaması işleme başlandıktan sonra yapılan diş sayısına da bağlı olarak ortalama 5 iş günü içerisinde tamamlanmaktadır. Hastanın estetik beklentilerinin tam olarak karşılanabilmesi için düzenleme yapılması gereken durumlarda bu süreye birkaç gün daha eklenebilir.
Gülüş Tasarımı Tedavisi Tamamlandı Peki Sonra?
Gülüş tasarımı tedavisinin tamamlanması ile birlikte bu sefer de kullanıma dair pek çok soru ortaya çıkmaktadır. “Laminelerin düşme ihtimali var mı, sağlam mı?”, “Eskisi gibi yemek yiyebilecek miyim?”, “Zaman içerisinde renk değişimi olacak mı?” bu soruların başlıcalarıdır. Lamineler hazırlandıktan sonra yapıştırma aşamsında hem dişler hem de lamineler bir takım hazırlık aşamalarından geçerler ve bu uygulamalar kullanılacak yapıştırıcı ajanın diş ve lamine yüzeyine kimyasal olarak bağlanmasını sağlar. Rezin içerikli bu yapıştırıcı ajan özel bir ışık yardımı ile sertleştirildikten sonra diş ve lamine ayrılmaz şekilde birleşir ve bu işlem porselen malzemenin kuvvetlere dayanımını arttırır. Lamine uygulaması tamamlandıktan sonra hastanın diyetini değiştirmesi gerekmez fakat kendi dişlerimize de gelmesini istemediğimiz, dişlerle sert kabuklu yiyeceklerin kırılması, veya yemek ile ilgili olmayan dişlerle bir şey tutma, koparma, açma gibi bir takım hareketlerden ve kuvvetlerden kaçınması beklenir.
Porselen malzeme cilalandıktan sonra parlak yüzeyinden hiçbir şekilde renklenme yapmaz, fakat burada bahsedilen, içsel bir renklenme ve malzemenin kimyasal özelliklerinin değişmesi ile ilgili olup yüzeyde oluşacak lekelenmeler ile karıştırılmamalıdır.
Hastanın sigara kullanımı, çay kahve tüketim alışkanlıklarına istinaden porselen yüzeyinde de zaman içerisinde lekeler oluşabilir fakat bu tip lekeler rutin diş hekimi ziyaretlerinde polisaj uygulaması ile rahatlıkla giderilebilmektedir.
Dt. Doğa Erginoğlu