Çene-yüz deformiteleri, hastaları fiziksel olarak etkilediği gibi psikolojik sağlıklarını da olumsuz yönde etkileyebilir ve psikiyatrik, ailevi ve sosyal sorunlara neden olabilirler. Bu deformiteler, gelişimsel bozukluklara bağlı olarak doğuştan olabildiği gibi nekrotizan hastalıklar, kanser tedavisi cerrahisi veya travma gibi patolojiler nedeniyle sonradan da oluşabilir. Hastanın kendi dokusu ile kapatılamayacak kadar büyük defektlerin olduğu durumlarda, radyoterapi sonrası defekt varlığında, cerrahi tedavilerden sonra, travmalarda, hastanın sistemik durumunun izin vermediği olgularda çene ve yüz protezleri hastalar için çözüm olabilmektedir.
Diş hekimliğinde çene ve yüz protezleri ilk olarak 1953 yılında Ackerman tarafından, yaralanma veya cerrahi müdahaleden sonra yüzün bazı kısımlarını onaran ve yapay olarak değiştiren protezler olarak tanımlanmıştır. Bu protezler hastanın yüz yapısına göre öncelikle akrilik rezin ve / veya silikon kullanılarak üretilir. Protezler; implantlar, cilt, vücut boşlukları ve dişler gibi bir dizi yapı tarafından tutulur ve desteklenir.
Çene ve yüz protez çeşitleri:
-Yüz protezleri (epitezler)
-Obturatör protezler (üst çene defektlerinde kullanılan protezler)
-Dudak- damak fissür obturatörleri
-Alt çene defekt protezleri
-Oklüzal splintler
-Gece plakları
-Cerrahi plaklar
Çene-yüz protezleri, cerrahi prosedürlerden sonra ortaya çıkan kusurları hemen düzeltebildiklerinden dolayı hastanın yaşam kalitesi ve özgüveninde önemli bir etkiye sahiptirler. Protezler, bireylerin sosyal ve ailevi ortamlarına yeniden entegre olmalarını sağlayarak onların daha mutlu ve güvende hissetmelerine yardımcı olmaktadır. Ancak tedavinin başarıya ulaşması için doktor, hemşire, psikolog, fizyoterapist, konuşma terapisti ve diş hekimi gibi farklı sağlık profesyonellerini protez rehabilitasyonuna entegre etmek gerekir.
Çene ve yüz protezlerinin amacı estetiğin sağlanması olarak bilinmesine rağmen çiğneme, yutkunma ve solunum gibi fonksiyonları yerine getirerek hastanın yaşam kalitesini de artırmaktır. Protetik tedavinin iyi estetik sağlaması, ucuz olması, cerrahi işlem görmüş bölgenin temizlenmesine izin vermesi, kaybolan fonksiyonları yerine getirmeye yardımcı olması ve periyodik değerlendirme olanağına sahip olması gibi imkanları vardır. Çene ve yüz protez tedavisinin başarılı olması çeşitli koşullara bağlıdır. Bu etkenler arasında hasarın tipi ve boyutu, hekimin becerisi, protezin yapımında kullanılan materyalin sahip olduğu özellikler ve protezin tutuculuğu sayılabilir.
Çene ve yüz protezlerinin amaçları:
-Kaybolan estetiğin geri getirilmesi
-Fonksiyonun kazandırılması (çiğneme, yutkunma, konuşma vb.)
-Açıkta kalan dokuların korunması,
-Psikolojik travmanın ortadan kaldırılması
Geçmişten bugüne çene ve yüz protezleri için çeşitli malzemeler, teknikler ve klinik yaklaşımlar uygulanmıştır. Yüz protezi yapımında kullanılacak malzemeler genel olarak dokuyla uyumlu, dayanıklı, hafif, esnek ve yarı şeffaf olmalıdır. Günümüzde çene ve yüz protezlerinin yapımında genellikle silikon elastomerleri kullanılmaktadır. Silikon elastomerlerin avantajları arasında kolay şekillendirilebilmesi, doku uyumunun iyi olması ve boyutsal stabilitelerinin iyi olması sayılabilir.
Çene ve yüz protezlerinde kullanılan materyallerde bulunması istenen özellikler:
-Dokuya uyumlu olmalı,
-Dokunun gerçek tonlarını yakalayabilmeli,
-Yumuşak dokuları taklit edebilecek kadar esnek olmalı,
-Soğuk, sıcak, güneş ışığı gibi dış etkenlere karşı koyabilecek dayanıklılıkta olmalı,
-Isıyı geçirgenliği minimum olmalı,
-Hafif olmalı,
-İşlenebilmeli,
-Uygulaması kolay olmalı,
-Renk stabilitesi olmalı,
-Kolay temizlenebilir olmalı,
-Toksik olmamalı,
-Kenar bütünlüğü olmalı,
-Kokusuz olmalı,
-Yarı şeffaf olmalı.